"Palabıyık" lakabı ile de anılır. Aslen Kafkasyalı olduğu tahmin edilmektedir. Küçük yaşta İran sınırında esir alınarak Hacı Osman Ağa adlı Tekirdağlı bir tüccara satıldı ve onun çocukları ile birlikte yetişti. Bir müddet sonra azat edildi ve ticaret maksadıyla Tekirdağ'dan uzaklaştı.
Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşının devam ettiği 1738'de Yeniçeri Ocağı'na kaydoldu ve bazı muharebelere katılarak Belgrad'ın kuşatılması sırasında gayret ve cesaretini ispatladı. Daha sonra Tekirdağ'a dönerek eski efendisinin kızı ile evlendi. Hasan Paşa, yiğitlerinin şöhretini duyduğu Cezayir'e gitmek için yola çıktığında gemisini yabancı bir gemiye rampa ederek ele geçirdi ve bu gemiyle Cezayir'e vardı. Cesareti Cezayir dayısı tarafından takdir edildiğinden, zaptettiği gemi kendisine bırakıldığı gibi işletmek üzere bir kahvehane ve bir süre sonra Tilimsan sancak beyiliği verildi. Fakat şöhretiyle birlikte muhalifleri de artınca Cezayir'de fazla tutunamadı. İspanya ve Napali üzerinden İstanbul'a geldi. Bu sırada Cezayir beylerbeyinin, Tilimsan hazinesinden para alarak kaçtığını İstanbul'a bildirmesinden dolayı bir süre tutuklanarak malları müsadere edildiyse de bunun bir iftira olduğunun anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. 1761 Nisanında kalyon kaptanı olarak Osmanlı donanmasına giren Hasan Paşa 1762'de riyale, 1766'da patrona ve bir yıl sonra da kapudane rütbesine kadar yükseldi. Ertesi yıl başlayan Osmanlı-Rus savaşı (1768-1774) sebebiyle Rus donanması İngilizler'in yardımı ile Ege denizine kadar gelerek Osmanlı donanması ile mücadeleye girmiş, ancak hiçbir taraf kesin bir galibiyet elde edememişti. Fakat Koyun Adaları mevkiinde cereyan eden ikinci muharebe Hasan Paşa ile Rus Amirali Spiridof'u karşı karşıya getirdi. Burada meydana gelen şiddetli çarpışmalar sonunda her ikisinin kalyonları battı. Bu sırada yaralanıp denize atlayan Hasan Paşa gönderilen bir kayık ile kurtarıldı. Daha sonra her iki taraf muharebeye ara verdi, fakat manevraya müsait olmayan Çeşme Limanı'na giren Osmanlı donanması Ruslar'ın gönderdiği ateş gemileriyle 6 Temmuz 1770'te imha edildi. Bunun üzerine Çanakkale Boğazı'na kadar gelerek durumu hükümete bildiren Hasan Paşa beylerbeyi rütbesiyle mükafatlandırıldı.
Ruslar Çeşme faciasından sonra 10 Temmuz 1770'te Limni adasını işgale ve kaleyi tazyike başlayınca Hasan Paşa derhal teşebbüse geçilmesini istedi. Bunun üzerine 3000 kişiyle yardıma gidilmesi kararlaştırıldıysa da gereken kuvvet sağlanamadı. Buna rağmen kendisi bir fedai kafilesiyle harekete geçerek gizlice adaya çıktı ve düşmek üzere olan kaleyi kurtardığı gibi zayiat verdirmek suretiyle Ruslar'ı adadan uzaklaştırmayı başardı. Bu teşebbüsünden dolayı 1770 Kasımında gazi unvanı verildiği gibi vezirlik rütbesiyle de kaptan-ı derya tayin edildi; bu arada Boğaz seraskerliği de kendisine verildi. Fakat lll. Mustafa'nın ölümü üzerine kaptan-ı deryalıktan uzaklaştırıldı ve 1773 Aralığında Anadolu valiliği payesiyle Rusçuk seraskerliğine tayin edildi. Küçük Kaynarca Antlaşması'nın imzalanmasından sonra ikinci defa kaptan-ı deryalığa getirilen Hasan Paşa, on beş yıl gibi uzun bir süre bu mevkide kalmasının yanı sıra Sultan I.Abdülhamid üzerindeki tesiri sebebiyle devlet idaresinde de nüfuz sahibi oldu. Bu memuriyeti sırasında, uzun yıllar devam eden muharebeler yüzünden zayıflayan devlet otoritesini iade için 1776'da Suriye'de Şeyh Tahir Ömer'i te'dib ederek asayişi sağlarken 1779'da Mora'daki Arnavutlar'ı da itaat altına aldı. Bu hizmetinden dolayı 1779 Kasımında Mora kendisine muhassıllık olarak verildi. Daha sonra Fransızlar'ın da teşvikiyle Mısır'ın istiklali için faaliyetlerde bulunan Murad ve İbrahim beylere karşı Haziran 1786'da harekete geçti ve bir buçuk yıl zarfında onları birçok defa mağlup etti. Fakat Rusya ve Avusturya savaşının çıkması üzerine asi beyleri ortadan kaldıramadan İstanbul'a çağırıldı. 1787 Ağustosunda Osmanlı Devleti ile Rusya ve Avusturya arasında başlayan muharebelerde Rus cephesine memur edilen Hasan Paşa muhasara altına alınan Özi Kalesi'ne yardım maksadıyla harekete geçtiyse de olumlu bir sonuç elde edemedi. Ayrıca maiyetindeki donanma ciddi bir şekilde zayiat verdi. Buna karşılık Ağustos 1788'de yapılan Yılan Adası Muharebesi'nde Rus donanmasını mağlup etmekle birlikte Özi'nin düşmesine engel olamadı. Ruslar'ın Özi Kalesi'ni ele geçirmesi Hasan Paşa'nın itibarını sarsarken İstanbul'daki muhaliflerinin aleyhteki faaliyetlerine de zemin hazırladı. Ancak azline dair yapılan bazı teşebbüslere rağmen Sadrazam Koca Yusuf Paşa sayesinde mevkiini muhafaza etti. Fakat Özi'nin düşmesi üzerine I.Abdülhamid üzüntüsünden vefat edince yerine geçen lll. Selim, Hasan Paşa'yı Anadolu valiliği ve İsmail Kalesi seraskerliğiyle görevlendirerek 20 Nisan 1789'da kaptan-ı deryalıktan uzaklaştırdı. Bu azlin, lll. Selim şehzade iken onu tahta çıkarmak maksadıyla Sadrazam Halil Hamid Paşa tarafından 1785'te girişilen teşebbüsü Hasan Paşa'nın I.Abdülhamid'e ihbar etmesinden ileri geldiği iddia edilmekteyse de kendisinin kısa bir süre sonra sadarete tayini bu iddianın doğruluğu konusunda şüphe uyandırmaktadır. Serasker olarak Ruslar'ı İsmail Kalesi önünde mağlup eden ve kaleyi muhasaradan kurtaran Hasan Paşa, Fokşan ve Boza bozgunları (1 Ağustos ve 22 Eylül 1789) üzerine azledilen Kethüda (Cenaze) Hasan Paşa'nın yerine 3 Aralık 1789'da sadrazam ve serdar-ı ekrem tayin edildi. Gazi Hasan Paşa İsmail Kalesi'nden ordu merkezi olan Şumnu karargahına gelir gelmez önce inzibatı temin için, Akkirman Kalesi'ni savaşmadan Ruslar'a veren Tayfur Paşa'yı idam ettirdi ve savaşlarda ihmali görülenleri şiddetle cezalandırdı. Çünkü lll. Selim gizlice gönderdiği bir yazı ile harbin cereyanı üzerinde tam bir serbestliğe sahip olduğunu ve kendisine hiçbir şekilde müdahale edilmeyeceğini bildirmişti. Üç ay yirmi sekiz gün süren sadrazamlığı sürekli cephede geçen Hasan Paşa, denizde ve karada pek çok başarı elde etmekle birlikte tedhiş derecesine varan şiddetinden dolayı çok tenkit edilmiştir. 14 Receb 1204'te (30 Mart 1790) Şumnu'da seksen yaşını geçmiş olarak vefat etti ve aynı yerde yaptırmış olduğu Bektaşi Tekkesi'ne defnedildi.
Devlete sadık, gayretli ve sözünü esirgemeyen bir kişi olan Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Çeşme faciasından sonra mahvolan Osmanlı donanmasını yeniden teşkil ederken bütün masraflarını kendisi karşılayarak Tersane meydanında yaptırdığı kışla ile kalyoncu neferlerini de itaat altına almıştır. I.Abdülhamid'in güvenini kazanmış, ayrıca Kapı Kethüdası Koca Yusuf Paşa'yı sadrazam tayin ettirmek suretiyle nüfuzunu biraz daha arttırmıştır. Tahminierin aksine vefatından sonra ancak 4000 kese kadar servetinin olduğu anlaşılmıştır. Hanımına ait Öküz Limanı'ndaki yalıdan başka Kasımpaşa'da bir konağı olan Hasan Paşa mal varlığını devlet işleri ve hayır eserleri için harcamıştır. Tersane'deki Kalyoncu Kışiası ve Camii'nden başka Vize'de cami, hamam ve çeşmelerle Çanakkale ve Şumnu'da tekke; bugün Truva harabelerinin bulunduğu yerde bir hisar; Midilli, İstanköy, Sakız, Limni ve Rodos gibi yerlerde de çeşmeler inşa ettirmiştir. 1.Abdülhamid devri alimlerinden Çakeri-i Yemeni, Hasan Paşa'nın savaşları ve bazı isyanları bastırmasıyla ilgili olarak Gazavat-ı Gazi Hasan Paşa adıyla bir eser kaleme almıştır (bk. bibl.).
BİBLİYOGRAFYA :
BA, HH, nr. 10.747, 11.754 ; Çakeri. Gazavat-ı Gazi Hasan Paşa, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2419/1; Ramizpaşazade Mehmed
İzzet. Harita-i Kapudanan-ı Derya, İstanbul 1285, s. 104; Cevdet. Tarih, IV, 47·51, 253·254, 274·279; Sicill-i Osmani, ll, 159·160; Fevzi Kurtoğlu, 1768·1774 Türk·Rus Harbinde Akdeniz Harekatı ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa, İstanbul 1942; TCYK, s. 141·142; Danişmend, Kronoloji, N, 48·51, 67·70, 486·488, 582·583, 600 ; Kemal Beydilli. 1790 Osmanlı· Prusya ittifak-ı: Meydana Gelişi· Tahlili· Tatbiki, İstanbul 1984, s. 29, 53, 55, 59, 60, 150; i. Hakkı Uzunçarşılı, "Cezayirli Gazi Hasan Paşa'ya Dair", TM, II·VIIl/1 (1942), s. 17-40; a.mlf., "Hasan Paşa", iA, V /1, s. 319·323; Manfred Korfmann. "Troy: Topography and Navigation", Troy and The Trojan War (Ed. Machteld ). Mellink). Bryn Mawr 1986, s. 3·4; J . H. Mordtman - [E.Kuran]. "!2.ieza'irli Ghazi Hasan Pa~a", E/2 (İng.) , ll, 533-534.
MAHIR AYDIN
1 Şubat 2016 Pazartesi
31 Ocak 2016 Pazar
HIZIR HAYREDDİN PAŞA
HIZIR HAYREDDİN PAŞA
Vardar Yenicesi'nden gelip Midilli'nin fethinden sonra buraya yerleşen Yakub adlı bir sipahinin oğludur. 1478 yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barbarossa" adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır. Dört kardeşin en küçüğü olan Hızır gençliğinde yaptırdığı bir gemiyle Midilli, Selanik ve Eğriboz arasında ticarete başladı. Rodos şövalyelerine esir düşen ağabeyi Oruç'un kurtarılmasından sonra ise iki kardeş Şehzade Korkut'un himayesine girdiler. Bu sıralarda İspanyolıar'ın Batı Akdeniz'e hakim olma gayretleriyle Endülüs'te yaptıkları zulümler yüzünden buradan ayrılmak zorunda kalan müslümanların göçleri bölgedeki eski dengeyi bozdu, bunun üzerine Oruç ve Hızır kardeşler Batı Akdeniz'e yönelerek 1504 'ten sonra Kuzey Afrika sahillerinde görünmeye başladılar. İki gemilik küçük filoları için emin bir liman arayan iki kardeş, Tunus Hafsi Sultanı Ebü Abdullah Muhammed b. Hasan (1493-1526) ile anlaşarak Halkulvadi'de (La Goletta) yerleştiler. Gemilerinin sayısı artınca da Cerbe adasına geçip orayı üs edindiler ve akınlarını İtalya kıyılarına kadar uzattılar. İspanya işgalindeki Bicaye (Bougie) Limanı'nı alamayan Barbaros kardeşler 1513 yılında bir yarımada üzerinde bulunan Cicelli'yi (Djidjelli) ele geçirdiler. Kendi başlarına bir şehir yönetimi kurmuş bulunan Cicelli halkı Oruç'u sultan ilan etti. Böylece Barbaroslar'ın Kuzey Afrika'da kuracakları devletin temelleri atılmış oldu. Bir ara sıla için Midilli'ye dönen Barbaros kardeşler Yavuz Sultan Selim'in himayesine girmek amacıyla Muhiddin Reis'i seren yüklü bir barça ve değerli hediyelerle İstanbul'a gönderdiler (1515). Böylece Osmanlı desteğini de sağlayan Barbaroslar Bicaye'yi aldıkları gibi Katolik Ferdinand'ın ölümünden (1516) faydalanarak İspanyol işgalinden kurtulmak isteyen Cezayir şehrinin yardımına da koştular. Cezayir ve onun batısındaki Şerşel'in (Cesaree) ele geçirilmesinden sonra Oruç Reis Şerşel ve Cezayir sultanı ilan edildi. Bunu 1517'de Tenes ve Tlemsen şehirlerinin zaptı takip etti. Ancak yerlilerle anlaşan İspanyollar'ın 1518'de Tlemsen'i geri aldıkları savaşta Oruç Reis şehid oldu. Yalnız kalan Hızır Osmanlı desteğini güçlendirmek için adamlarından Hacı Hüseyin'i, Cezayir halkının Ekim 1519 tarihli ariza* sı ve kırk esirle birlikte Osmanlı padişahına gönderdi (Türkçe tercümesi Topkapı Sarayı Arşivi'nde bulunan bu ariza Abdülcelil Temimi tarafından yayımlanmıştır : "Lettre de la population algeroise au Sultan Selim 1er en 1519", Revue d'histoire maghrebine, 1976, V, 95-101). Afrika'da olup bitenleri öğrenen Yavuz Sultan Selim, " Hızır Reis nasrüddindir, hayrüddindir" diye memnuniyetini ifade ederek onun Cezayir hakimi olarak tanındığını belirten bir hatt-ı şerif gönderdi. Ayrıca kendisine Anadolu'da gönüllü asker toplama imtiyazı tanınarak yeniçerilerle topçulardan oluşan 2000 kişilik bir yardımcı birlik gönderilmesi kararlaştırıldı. Böylece hutbenin padişah adına okunduğu Cezayir Osmanlı topraklarına katılmış olduğu gibi Hızır da artık Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı. Cezayir'e hakim olduktan sonra burayı idari bakımdan ikiye ayıran Hızır Reis, doğu kısımlarını yerli emirlerden Ahmed b. Kadi'nin, batı kısımlarını ise Muhammed b. Ali'nin idaresine bıraktı. Ancak Hızır Reis'in faaliyetleri ve Türkler'in Kuzey Afrika· da yerleşmeleri İspanyollar'ı tekrar harekete geçirdi. Sicilya kral naibi Hugo del Moncada kumandasındaki seksen gemiden oluşan bir filonun 1519 Ağustosunda Harras bölgesine yaptığı çıkartma Hızır Reis tarafından püskürtüldü. Hatıratarında belirttiğine göre bu savaş sırasında Avrupalılar Hızır' a ağabeyi gibi "Barbarossa" lakabını verdiler. Barbaros Hayreddin 1520-1529 yılları arasında İspanyollar'ın elinde bulunan küçük bir adanın dışında bütün yörenin hakimi oldu. Cicelli'den sonra Kol (Collo) Limanı ile Bone ve Konstantin'i de ele geçirdi. Fakat Tunus Sultanı Muhammed'in saldırısı ve Ahmed b. Kadi'nin isyanı üzerine 1524'te Cezayir'i terketmek zorunda kaldı. Ancak üç yıl sonra şehre yeniden hakim olabildi. Başta Sinan ve Aydın reisler olmak üzere Akdeniz'deki Türk denizcileriyle civardaki adalar halkı onun hizmetine girdiler. Cezayir'de bir silah atölyesi kuruldu. Barbaros mevcudu otuz beş gemiye yükselen filosu ile İtalya'dan sonra ispanya sahillerini de tehdide başladı. Çeşitli baskı ve zulümlere uğrayan Gırnata müslümanları Barbaros'un şahsında büyük bir destek buldular. Yurtlarından ayrılmak zorunda kalan bu müslümanlar (Moriscos) Türk gemileriyle Afrika sahillerine taşındı. Cezayir'e getirilen Endülüs müslümanlarının sayısı 70.000'i buldu. Ayrıca ele geçirilen ganimetlerle Cezayir şehri zenginleşti ve Türkler'in Hindistanı (veya Meksikası) diye şöhret kazandı. Bu arada Barbaros İspanyollar'ın elindeki Adakale'yi de (Penon) alarak (1530) buraya bir dalgakıran yaptırdı. Öte yandan 1531'de Şerşel'e saldıran Andrea Doria kumandasındaki İspanya filosu bir sonuç elde edemedi. Fakat Doria ertesi yıl Osmanlılar'a ait Koron ve Patras'ı ele geçirdi. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman donanma kumandanlığına getirmek için Barbaros'u İstanbul'a çağırdı. Yerine evlatlığı Kara Hasan'ı bırakan Barbaros yirmi tekne ile Cezayir'den yola çıkarak İstanbul'a vardıktan bir gün sonra, 11 Cemaziyelahir 940 (28 Aralık 1533) günü padişah tarafından kabul edildi. Ardından Kanuni'nin isteğiyle, lrakeyn Seferi'nde bulunan Vezlriazam İbrahim Paşa'nın (Makbul) yanına Halep'e giden Barbaros, Cezayir-i Bahr-i Sefid beylerbeyliği payesiyle Kemankeş Ahmed Paşa'nın yerine kaptan-ı deryalığa tayin edildi (6 Nisan 1534). Böylece o zamana kadar Gelibolu sancak beyliği payesiyle verilen kaptanı deryalık beylerbeyilik derecesine yükseltilmiş oldu. Barbaros kaptanpaşalığa getirildikten sonra İspanyollar'ın öncülük ettiği Avrupa ittifakını yenip Akdeniz'de Türk üstünlüğünü kurabilmek için bir yandan güçlü ve düzenli bir donanmanın kurulmasına çalışırken öte yandan da V.Karl'a karşı Fransa ile iş birliği yapılmasına önem vermiştir. 1534 Ağustosunda seksen gemi ile İstanbul'dan ayrılan Hayreddin Paşa Reggio, Sperlonga, Fondi gibi İtalya'nın güneyindeki kasabaları vurduktan sonra Tunus'a yöneldi ve Mevlay Hasan'ın terkettiği şehri ele geçirdi (22 Eylül). Ancak ertesi yıl Tunus seferine çıkan V.Karl şehri geri alarak (21 Temmuz 1535) Mevlay Hasan'ı yeniden iş başına geçirdiği gibi Goletta'ya da bir İspanya garnizonu yerleştirdi. 1537'de Korfu kuşatmasına katılan Barbaros, buranın alınamaması karşısında Venedik'e ait adaların zaptına girişti. Bu amaçla 1538 baharında Ege denizine açılarak Eğriboz'un güneyindeki Paros, Antiparos, Skyros, Egina (Ekin), Naksos (Nakşe), Andros, Scarpanthos (Kerpe) ve Kasos (Kaşot) adaları ile Girit açıklarındaki adacıklardan toplam yirmi sekiz ada ve iki kaleyi Osmanlı idaresine kattı. Böylece Sakız, Kıbrıs ve Girit'in dışında Venedik'in Doğu Akdeniz ve Ege'deki hakimiyetine son verilerek deniz yollarının emniyeti sağlanmış oldu. Bu arada V.Karl ile Fransa Kralı I.François arasında Nice Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra İspanya ile Papalık, Venedik ve Portekiz arasında Osmanlılar'a yönelik yeni bir ittifak yapıldı.208 veya 246 gemiden oluşan Andrea Doria kumandasındaki müttefik donanması Korfu'da toplandı. Buna karşılık 122 gemiden meydana gelen Osmanlı filosu ise Barbaros'un idaresinde Arta körfezine girdi. Doria Türk donanmasını dışarıya çekebilmek için 25 Eylül 1538'de harekete geçerek bir kısım kuvvetlerini ileri yolladı. Ancak kısa süren bir çarpışmadan sonra bu gemiler geri dönmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Doria, hem Barbaros'u kendisini takibe zorlamak hem de muhtemel bir fırtınaya karşı Levkas ve Magenisi adacıkları arasına sığınabilmek için Preveze açıklarında demirledi (27 Eylül). Barbaros'da Levkas'ın kuzeyini dolanarak müttefiklerin karşısına çıktı ve gemilerini kıvrık bir hançer şeklinde yan yana dizerek savaş düzeni aldı. Sağ kanat kumandanlığını Turgut Reis'e, sol kanadınkini de Salih Reis'e verdi, kendisi ise ortada yer aldı. Düşmanın sayıca üstünlüğü karşısında bir yarma hareketine girişen Barbaros müttefik Haçlı filosunun gerilerine kadar ilerledi. Donanmasını ancak ertesi gün (28 Eylül) harekete geçirebilen Doria ise Barbaros'un karşısına çıkmak yerine açık denize dümen kırdı. Böylece büyük bir bozguna uğratılan müttefik donanmasının otuz altı teknesi ele geçirildi. 2175 de esir alındı. Türk donanmasının kayıpları ise oldukça azdı. Preveze Zaferi'yle Doğu Akdeniz'den sonra Orta Akdeniz bölgesinde de Türk üstünlüğü sağlanmış oldu. Bu arada Doria tarafından daha önce ele geçirilen Adriyatik kıyısındaki Nova da (Castelnuova) kolaylıkla geri alındı (10 Ağustos 1539). Venedik Osmanlılar'la bir barış yaparak (1540) ittifaktan ayrılırken V.Karl'ın Cezayir'e karşı giriştiği 1541 seferi ise fırtına yüzünden hezimete dönüştü. I.François Preveze'den sonra yeniden Osmanlılar'a yaklaşmaya başladı. Başından beri Fransızlar'la işbirliğinden yana olan ve 1532'de 1.François ile ilişki kurmuş bulunan Barbaros'un da uygun görmesiyle Akdeniz'de V.Karl'a bağlı yerlere karşı ortak bir harekete karar verildi. Fransa elçisi Paulin'i de yanına alarak 28 Mayıs 1543'te İstanbul'dan hareket eden Barbaros 110 gemilik filosuyla
Messina, Reggio ve Ostia gibi İtalyan sahillerini vurduktan sonra 20 Temmuz'da Marsilya'ya vardı ve burada törenlerle karşılandı. Fransız donanmasının hazırlıklarının tamamlanmasından sonra Savoi Dukalığı'ndaki Nice'in alınmasına karar verildi. Şehir 20 Ağustos'ta ele geçirildiği halde kalenin zaptı uzayınca kuşatmaya son verilerek Türk donanmasının kışı Toulon'da geçirmesi uygun görüldü. Fakat altı ay kadar Güney Fransa'da kalan Barbaros, François'in V.Karl'la anlaşması karşısında İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Dönüş sırasında da Cenova'da esir bulunan Turgut Reis'i kurtardı. Nice seferi Barbaros'un son büyük seferidir. Bundan sonra daha çok tersane işleriyle meşgul olan Barbaros, 6 Cemaziyelevvel 953'te (5 Temmuz 1546) kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi. Ölümüne "Mate reisü'l-bahr 953" (Denizin reisi öldü) sözü tarih düşürülmüştür.
Messina, Reggio ve Ostia gibi İtalyan sahillerini vurduktan sonra 20 Temmuz'da Marsilya'ya vardı ve burada törenlerle karşılandı. Fransız donanmasının hazırlıklarının tamamlanmasından sonra Savoi Dukalığı'ndaki Nice'in alınmasına karar verildi. Şehir 20 Ağustos'ta ele geçirildiği halde kalenin zaptı uzayınca kuşatmaya son verilerek Türk donanmasının kışı Toulon'da geçirmesi uygun görüldü. Fakat altı ay kadar Güney Fransa'da kalan Barbaros, François'in V.Karl'la anlaşması karşısında İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Dönüş sırasında da Cenova'da esir bulunan Turgut Reis'i kurtardı. Nice seferi Barbaros'un son büyük seferidir. Bundan sonra daha çok tersane işleriyle meşgul olan Barbaros, 6 Cemaziyelevvel 953'te (5 Temmuz 1546) kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi. Ölümüne "Mate reisü'l-bahr 953" (Denizin reisi öldü) sözü tarih düşürülmüştür.
Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilatlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Çağdaş kaynaklara göre Barbaros iri yapılı, kumral tenli idi. Saçı, sakalı , kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini iyi bilirdi. Ayrıca musikiyi de seviyordu. Cezayir'de yaptırdığı caminin kitabesinde (Nisan 1520) unvanı "es Sultanü'l-mücahid mevlana Hayreddin ibn el-emir eş-şehir el-mücahid Ebi Yusuf Ya'küb et-Türki" şeklinde gösterilmiştir. Daha sonraki devirlerde, Ege'ye açılacak donanmanın Beşiktaş'taki Hayreddin iskelesi'nde demirlemesi gelenek olmuştur. Barbaros'un evlatlığı Hasan da Cezayir beylerbeyiliği yapmıştır. Barbaros Hayreddin Paşa sağlığında Seyyid Muradi'ye hatıralarını yazdırmıştır. Gazavat-ı Hayreddin Paşa adını taşıyan hatırat, biri mensur diğeri manzum olmak üzere iki şekilde kaleme alınmıştır. Mensur olan Fransızca'ya (A. Rang - F.Den is, Histoire d'Aroudj et de Khair·ed·din, fondateurs de la Regence d'Alger."Chronique arabe du XVI siecle", Paris 1837), İtalyanca'ya (E. Peleaz, la uita e la storia di Ariddeno Barbarossa, Palermo 1887) ve kısmen Arapça'ya (Nureddin Abdülkadir, ez·Zühretü'n·na'ire, Cezayir 1934) çevrildiği gibi sadeleştirilerek de yayımlanmıştır (Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları, nşr. Ertuğrul Düzdağ, l-ll, İstanbul, ts.). Manzum hatırat ise Necip Asım tarafından tanıtılmıştır ("Gazavat-ı Hayreddin Paşa", TOEM, 1, 4 ( 1326), s. 233- 238; hatıratın ve nüshalarının tam bir değerlendirmesi için bk. Aldo Gallotta, Le Maghrebini, Napali 1970, lll, 79-160).
Çağdaş kaynaklara göre Barbaros iri yapılı, kumral tenli idi. Saçı, sakalı , kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini iyi bilirdi. Ayrıca musikiyi de seviyordu. Cezayir'de yaptırdığı caminin kitabesinde (Nisan 1520) unvanı "es Sultanü'l-mücahid mevlana Hayreddin ibn el-emir eş-şehir el-mücahid Ebi Yusuf Ya'küb et-Türki" şeklinde gösterilmiştir. Daha sonraki devirlerde, Ege'ye açılacak donanmanın Beşiktaş'taki Hayreddin iskelesi'nde demirlemesi gelenek olmuştur. Barbaros'un evlatlığı Hasan da Cezayir beylerbeyiliği yapmıştır. Barbaros Hayreddin Paşa sağlığında Seyyid Muradi'ye hatıralarını yazdırmıştır. Gazavat-ı Hayreddin Paşa adını taşıyan hatırat, biri mensur diğeri manzum olmak üzere iki şekilde kaleme alınmıştır. Mensur olan Fransızca'ya (A. Rang - F.Den is, Histoire d'Aroudj et de Khair·ed·din, fondateurs de la Regence d'Alger."Chronique arabe du XVI siecle", Paris 1837), İtalyanca'ya (E. Peleaz, la uita e la storia di Ariddeno Barbarossa, Palermo 1887) ve kısmen Arapça'ya (Nureddin Abdülkadir, ez·Zühretü'n·na'ire, Cezayir 1934) çevrildiği gibi sadeleştirilerek de yayımlanmıştır (Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları, nşr. Ertuğrul Düzdağ, l-ll, İstanbul, ts.). Manzum hatırat ise Necip Asım tarafından tanıtılmıştır ("Gazavat-ı Hayreddin Paşa", TOEM, 1, 4 ( 1326), s. 233- 238; hatıratın ve nüshalarının tam bir değerlendirmesi için bk. Aldo Gallotta, Le Maghrebini, Napali 1970, lll, 79-160).
BİBLİYOGRAFYA:
Seyyid Muradf. Gazauat·t Hayreddin Paşa, iü Ktp., TV, nr. 2639; Pfrf Reis. Kitab·t Bahriye, istanbul 1935, s. 634, 639; Pere Dan. Histoire de Barbarie et de ses corsaires, Paris 1649; Katib Çelebi. Tuh{etü'l·kibar, s. 23·59; Ramizpaşazade Mehmed izzet. Harfta·i Kapadanan·t Derya, istanbul 1285, s. 26·28 ; Hammer (Ata Bey), V, 164·177, 182·186, 191 ·196, 201·204, 206, 209·214, 236·238, 260; Ch. Farine. Histo ire de deux Barberoussa, Paris 1886; Jurien de la Graviere, Doria et Barberousse, Pari s 1886; a.mlf.. Les Corsaires Barbaresques, Paris 1887 ; H. de Grammont. Histoire d'Alger sous la damination Turque (1516·1580), Paris 1887; Mehmed Şükrü. Es{ar·ı Bahriyye·i Osmaniyye, istanbul 1306, 1, 357·430; R. Basset. Documents musulmans sur le siege d'Alger en 1541, Paris 1890; Ali Rıza Seyfi. Barbaros Hayreddin, istanbul 1330 ; Kalelizade M. Şükrü, Barbaros Kardeşler, istanbul 1932; Fevzi Kurtoğlu. Barbaros Hayreddin Paşa, istanbul 1935; iskender Fahreddin Sertelli. Barbarosun Ölümü, İstanbul 1937; P. Achard, La uie extra·ordinaire des treres Barbarousse Corsaires etrois d'Alge1; Paris 1939; S. Bona. 1 corsari barbareschi, Torino 1964 ; S. Carletti. Andrea Doria, Roma 1968 ; F. Lopez de G6mara, "Chronique des Barberousses", Memorial historico espaiiol, VI, Madrid 1854, s. 327 ·439; P. Estamislio- K. Aguilo, "Documentos relativos alsitio y saqueo de Mahon par Barbarroja", Riuista de Menorca 11898), s. 137·156; 11909), s. 271·280; C. Capasso. "Barbarossa e Carlo V", Archiuio Storica ltaliano, LXIX 1 ı 932). s. 169·209; ismail Soysal. "Türk-Fransız Diplomasi Münasebetlerinin İlk Devresi", TD, 111 / 5·6 (1953). s. 72·85; M. Tayyib Gökbilgin, "Venedik Devlet Arşivindeki Vesikalar Külliyatında Kanuni Sultan Süleyman Devri Belgeleri", TTK Belgeler, 1/2 11965). nr. 27·28, 34, 40·41 , 61 , 82; a.mlf .."Venedik Devlet Arşivind eki Türkçe Belgeler Kolleksiyonu ve Bizimle ilgili Diğer Belgeler", a.e., V·VIII / 9·12 11971), nr. 131, 188 ; J. Deny - J. Laroche. "L'expedition en Provence de l'armee de mer du sultan Suleyman sous le commendement de l'amiral Hayreddin Pacha, dit Barberousse 11543-1544)", Turcica, 1, Paris 1969, s. 161 ·211; S. Soucek. "The Rise of the Barbarassas in North Africa", Ar. Ott., lll 11971 ), s. 238·250; a.mlf .. "Remarks on Some Western and Turkish Sources Dealing with the Barbarossa Brothers", GDMD, 1 1 1972). s. 63· 76; C. H. lmber. "The Costs of Naval Warfare the Account of Hayreddin Barbarossa's Hercez Novi Campaign in 1539", Ar.Ott, N 11972), s. 203·216; Afif Büyüktu ğrul. "Preveze Deniz Muharebesine ilişkin Gerçekler", TTK Be Ileten, XXXVII / 145 11973), s. 51·85; Robert Mantran. "Khayr eddine Barberousse et l'Iınplantation Ottomane en Afrique du nord", Les A{ricains, lll 1 1977), s. 73 · 1 O 1 ; Fahir iz. "Barbaros Hayreddin Paşa Gazavatnamesi Üzerinde Yeni Bir Araştırma", TDAY Belleten 1972 11 989). s. 81·92; Enver Ziya Karai, "Barbaros Hayreddin Paşa", iA, ll , 311·315; Şerafetlin Turan. "Barbaros Hayreddin", Küçük Türk·İslam Ansiklopedisi, 4. fas. , İstanbul 1981 , s. 315·319; A.Gallotta, "Khayr al-Din IKhidir) Pasha", E/2 IFr.), IV, 1187·1190.
Seyyid Muradf. Gazauat·t Hayreddin Paşa, iü Ktp., TV, nr. 2639; Pfrf Reis. Kitab·t Bahriye, istanbul 1935, s. 634, 639; Pere Dan. Histoire de Barbarie et de ses corsaires, Paris 1649; Katib Çelebi. Tuh{etü'l·kibar, s. 23·59; Ramizpaşazade Mehmed izzet. Harfta·i Kapadanan·t Derya, istanbul 1285, s. 26·28 ; Hammer (Ata Bey), V, 164·177, 182·186, 191 ·196, 201·204, 206, 209·214, 236·238, 260; Ch. Farine. Histo ire de deux Barberoussa, Paris 1886; Jurien de la Graviere, Doria et Barberousse, Pari s 1886; a.mlf.. Les Corsaires Barbaresques, Paris 1887 ; H. de Grammont. Histoire d'Alger sous la damination Turque (1516·1580), Paris 1887; Mehmed Şükrü. Es{ar·ı Bahriyye·i Osmaniyye, istanbul 1306, 1, 357·430; R. Basset. Documents musulmans sur le siege d'Alger en 1541, Paris 1890; Ali Rıza Seyfi. Barbaros Hayreddin, istanbul 1330 ; Kalelizade M. Şükrü, Barbaros Kardeşler, istanbul 1932; Fevzi Kurtoğlu. Barbaros Hayreddin Paşa, istanbul 1935; iskender Fahreddin Sertelli. Barbarosun Ölümü, İstanbul 1937; P. Achard, La uie extra·ordinaire des treres Barbarousse Corsaires etrois d'Alge1; Paris 1939; S. Bona. 1 corsari barbareschi, Torino 1964 ; S. Carletti. Andrea Doria, Roma 1968 ; F. Lopez de G6mara, "Chronique des Barberousses", Memorial historico espaiiol, VI, Madrid 1854, s. 327 ·439; P. Estamislio- K. Aguilo, "Documentos relativos alsitio y saqueo de Mahon par Barbarroja", Riuista de Menorca 11898), s. 137·156; 11909), s. 271·280; C. Capasso. "Barbarossa e Carlo V", Archiuio Storica ltaliano, LXIX 1 ı 932). s. 169·209; ismail Soysal. "Türk-Fransız Diplomasi Münasebetlerinin İlk Devresi", TD, 111 / 5·6 (1953). s. 72·85; M. Tayyib Gökbilgin, "Venedik Devlet Arşivindeki Vesikalar Külliyatında Kanuni Sultan Süleyman Devri Belgeleri", TTK Belgeler, 1/2 11965). nr. 27·28, 34, 40·41 , 61 , 82; a.mlf .."Venedik Devlet Arşivind eki Türkçe Belgeler Kolleksiyonu ve Bizimle ilgili Diğer Belgeler", a.e., V·VIII / 9·12 11971), nr. 131, 188 ; J. Deny - J. Laroche. "L'expedition en Provence de l'armee de mer du sultan Suleyman sous le commendement de l'amiral Hayreddin Pacha, dit Barberousse 11543-1544)", Turcica, 1, Paris 1969, s. 161 ·211; S. Soucek. "The Rise of the Barbarassas in North Africa", Ar. Ott., lll 11971 ), s. 238·250; a.mlf .. "Remarks on Some Western and Turkish Sources Dealing with the Barbarossa Brothers", GDMD, 1 1 1972). s. 63· 76; C. H. lmber. "The Costs of Naval Warfare the Account of Hayreddin Barbarossa's Hercez Novi Campaign in 1539", Ar.Ott, N 11972), s. 203·216; Afif Büyüktu ğrul. "Preveze Deniz Muharebesine ilişkin Gerçekler", TTK Be Ileten, XXXVII / 145 11973), s. 51·85; Robert Mantran. "Khayr eddine Barberousse et l'Iınplantation Ottomane en Afrique du nord", Les A{ricains, lll 1 1977), s. 73 · 1 O 1 ; Fahir iz. "Barbaros Hayreddin Paşa Gazavatnamesi Üzerinde Yeni Bir Araştırma", TDAY Belleten 1972 11 989). s. 81·92; Enver Ziya Karai, "Barbaros Hayreddin Paşa", iA, ll , 311·315; Şerafetlin Turan. "Barbaros Hayreddin", Küçük Türk·İslam Ansiklopedisi, 4. fas. , İstanbul 1981 , s. 315·319; A.Gallotta, "Khayr al-Din IKhidir) Pasha", E/2 IFr.), IV, 1187·1190.
ŞERAFETTİN TURAN
21 Ocak 2016 Perşembe
Bilgilendirme: Sayın A.Latif Armağan tarafından yapılan bu çalışma, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisinin 7.sayısında 1996 yılında yayımlanmıştır.
23 Nisan 1928 tarihinde Ankara'da doğmuş, ilk, orta ve lise öğrenimini aynı şehirde tamamlamıştır. 1953 yılı Haziran döneminde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümünden mezun olduktan sonra, 26 Nisan 1954 tarihinde aynı fakültenin Yeniçağ Tarihi kürsüsünde asistan olarak göreve başlamıştır. 29 Nisan 1958 tarihinde "H.867 Tarihli Ankara Tahrir Defteri (Açıklamalarla Metnin Tespiti)" adlı Araştırma ile Edebiyat Doktoru ünvanını almıştır. 1958-60 yılları arasında İspanyol Hükümetinin verdiği bursla İspanya'da bulunmuştur. Bu süre içinde Madrid Üniversitesi'nde İspanyolca derslerine devam etmiş, İspanyol arşiv ve kütüphanelerinde araştırmalarda bulunmuştur. 1961-63 yılları arasında askerliğini Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi'nde yapmıştır. Askerliği süresince Harp Tarihi Dairesi'nde yapılmakta olan Kurtuluş Savaşımızla ilgili çalışmalara katılmış, Em.Kur.Alb. Tevfık Bıyıkoğlu tarafından hazırlanmış olan Türk İstiklal Harbi I.Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı (Ankara 1962, T.C.M.S. Genelkurmay Bşk. Harp Dairesi Resmi Yayınları Seri no: 1) adlı eserin tashih ve redaksiyon işlerini yaparak yayınlanmasını sağlamıştır. Bu arada, "Harp Tarihi Vesikaları Dergisi"nde yayınlanacak belgelerin seçimi, okunması, Latin harflerine çevirisi ve yayınlanması işlerini yaparak derginin 38, 39, 40, 41 ve 42. sayılarının yayınlanmasında 43, 44, 45 ve 46. sayılarının ise yayına hazırlanmasında önemli katkılarda bulunmuştur.
XV. Asırda Yaya ve Müsellem Ocakları (Toprak Tasarrufu, Vergi Muafiyetleri ve Hizmet) konulu Doçentlik Tezini hazırlayarak 18 Kasım 1966 tarihinde Üniversite Doçenti Unvanını almıştır. 1963-78 Yılları arasında D.T.C.F. Mezun ve Müntesipleri Derneği Başkanlığını yürüten Muzaffer Ankan, 1970 yılında T.T.K. Muhabir Üyeliğine seçilmiştir. 1971-80 yıllan arasında A.Ü.Fen Fakültesi ve Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat ve Veteriner Fakültelerinde Türk Devrim Tarihi ve Osmanlı Tarihi dersleri vermiş, Fırat Üniversitesi'nde, Tarih Bölümünün kuruluşu ve ders programlarının hazırlanmasında önemli hizmetleri geçmiştir. 1974-82 yılları arasında A.Ü.D.T.C. Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nın kuruluş ve yönetimini üstlenmiş, sağlam bir öğretim kadrosu yetiştirmiştir. 1976-80 yılları arasında Tarih Enstitüsü Müdürlüğü görevini üstlenen Muzaffer Ankan, 18 Nisan 1986-23 Nisan 1995 tarihleri arasında Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığını yürütmüştür. 24 Haziran 1987 tarihinde, Türk, İspanyol kültürel ilişkilerinin gelişmesinde yaptığı hizmetler, yayınları ile sağladığı katkılar, Ankara ve Madrid Üniversitelerinde İspanyol ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin okutulmasında, anabilim dallarının kurulmasında ve faaliyete geçmesinde göstermiş olduğu gayretler nedeniyle İspanyol Hükümeti ve İspanyol Kralı tarafından Kraliyet Yüksek Liyakat Nişanı (La Encomienda de la orden del Merito Civil) ve Şövalyelik Payesi ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca, yine kendisine İspanya Kralı tarafından yirmi seneden beri hem eğitim-öğretim ve Akdeniz'in iki büyük İmparatorluğu'nun (Osmanlı ve İspanya) ilişkilerinin incelenmesinde bilimsel çalışmaları teşvik hem de Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin ders ve tezlerinin yönetiminde sarf ettiği gayretler dolayısıyla İspanyol Hükümeti'nin şükranlarının bir ifadesi olarak Katolik İsabel (La Encomienda de la orden de İsabel la Catölico) nişanı verilmiştir.
1988-92 yılları arasında A.Ü. Araştırma Fonu Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Uzmanlık Grubu Başkanlığı görevini yürüten Muzaffer Arıkan, 14 Ekim 1988-23 Nisan 1995 tarihleri arasında da A.Ü. Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü(OTAM) görevinde bulunmuştur. 1985 yılından bu yana Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu-Tahrir Defterleri İlmî Değerlendirme Komisyonu Başkanlığını yürütmektedir. Taputahrir defterlerinin yeni harflere çevisiri, bilgisayar ortamına aktarılması ve yayınını hedefleyen bu çalışma, Osmanlı İmparatorluğu'nun bugünkü sınırlarının içinde kalan sancaklarına ait takriben 254 cilt defteri kapsamı içerisine almaktadır. Halen 143 cilt defterin yeni harflere çevirisi ve bilgisayara aktarılması tamamlanmış bulunmaktadır. Türk Denizcilik Tarihi ile ilgili yerli ve yabancı bibliyografyayı belirlemek amacıyla Muzaffer Arıkan yönetiminde başlatılan çalışmalar sonucunda, bu konuda yazılmış yerli ve yabancı (özellikle İspanyolca) kitap, makale ve belgelerin önemli bir kısmının tespiti yapılarak, şimdiye kadar ihmal edilmiş bu alanda zengin bir bibliyografya hazırlanarak Türk Denizcilik Tarihi Bibliyografyası adı altında Yüksek Lisans öğrencisi Em.Kur.Alb.Coşkun Güngen tarafından 1995 yılında T.C. Gen. Kur.Başkanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınlan (Tarih Dizisi No:5) arasında yayınlanmıştır. Araştırmalannı Osmanlı Devletinin kuruluş dönemi, Osmanlı Askerî Teşkilatı, XV. ve XVI. yüzyıl Türk-İspanyol ilişkileri ve Akdeniz Dünyası üzerine yoğunlaştıran Prof.Dr. M.Arıkan İspanyolca, İngilizce ve Farsça bilmektedir.
ESERLERİ
I- Kitaplar
- Atatürk ve Türk Toplumu (Hamza Eroğlu, İsmet Gönülal ile birlikte) Türkiye Zirai Donatım Kurumu Yayınları: 2, 100. Yıl Armağanı, Ankara 1981.
- XIV,-XVI. yüzyıllarda Türk-İspanyol İlişkileri ve Denizcilik Tarihimizle İlgili İspanyol Belgeleri (Las Relaciones Turco Espanolas en los siglos XIV.-XVI. Documentos Espanoles relativos a la historia Naval Otomana), T.C.Genelkurmay Başkanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları Tarih Dizisi No: 7 Ankara 1995.
- H. 859/M. 1454-55 Tarihli Tırhala Sancağı Mufassal Tahrir Defteri. Prof. Dr. Melek Delilbaşı ile birlikte yayına hazırlanmaktadır.
II- Makaleler
- "Türk-İspanyol Münasebetleri Bakımından Aragon Kraliyet Arşivi'nin Ehemmiyeti ve Türklerle İlgili Vesikalar", A.Ü.D.T.C.F., Tarih Araştırmaları Dergisi, C.II, Sayı 2-3, s., 251- 275, Ankara 1966.
- "XIV-XVI. Asırlarda Türk-İspanyol Münasebetlerine Toplu Bir Bakış", A.Ü.D.T.C.F., Tarih Araştırmaları Dergisi, C.XXIII, sayı 3-4, s.239-256, Ankara 1968.
- "Türkiye'de Toprak Probleminin Doğuşu", Politika-Ekonomi ve Sanatta TEMPO, sayı 4, 16 Ekim 1968.
- "Osmanlı-Avrupa İlişkilerinin Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri Üzerine Etkileri", Büyük Zafer'in 50.Yıldönümü'ne Armağan, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yay., s.50-65, İstanbul 1972.
- "Don Antonio de la Torre tarafından Yayınlanan Katolik Kralların Uluslararası İlişkileri üzerine Belgeler'inin Genel Tarih Bakımından Önemi", A.U.D.T.C.F., Tarih Araştırmaları Dergisi, (çevirisi), C.VII, sayı 12-13, s.223-245, Ankara 1973.
- "Yaya ve Müsellemlerde Toprak Tasarrufu", Atatürk Yıllık Konferansları, VIII, 1975-76, s.175-201, TTK Ankara 1983.
- "İspanyolca Konuşan ülkelerde Atatürk'ü Tanıtan Tek Kitap ve Düşündürdükleri", VIII. Türk Tarih Kongresi. C.III, s.2041- 2051, Ankara 1983.
- "Osmanlı Devletinde Ordu", Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Eğitim Önlisans Programı, Sosyal Bilgiler 12. Ünite, Anadolu Üniversitesi Yay., no: 148, s.51-67, Ankara TTK Basımevi 1986.
- "Osmanlı Devletinin Akdeniz Siyaseti", Tarihte Türk Devletleri, C.II, A.Ü. Yayınları, no:98, s.647-655, Ankara 1987.
- "Osmanlı İmparatorluğu'nda Sayım Sistemi ve Tapu-Tahrir Defterleri", TKGM Tapu ve Kadastro Dergisi, yıl 2, sayı 5, s.22- 23; yıl 2, sayı 6, s.46-47, Ankara 1990.
- "Türk Deniz Tarihi İle İlgili Belgeler I (İspanya, Kuzey Afrika ve Barbaroslar)", (Paulino Toledo ile birlikte), A.Ü. OTAM Dergisi, sayı 1, s.355-373, Ankara 1990.
- "Türk Deniz Tarihi İle İlgili Belgeler II (İspanya, Kuzey Afrika ve Barbaroslar)", (Paulino Toledo ile birlikte), A.Ü. OTAM Dergisi, sayı 2, s.297-302, Ankara 1991.
- "Türk Deniz Tarihi İle İlgili Belgeler III (İspanya, Kuzey Afrika ve Barbaros Hayrettin Paşa)", (Paulino Toledo ile birlikte), A.Ü. OTAM Dergisi, sayı 3, s.389-413, Ankara 1992.
- "Una vision Comparativa de las Relaciones Turco-Espanoles en los siglos XIV-XVI.", Boleîin de la asociaciorı Espaola de Orientalistas, Madrid 1992.
- "Venedik'deki Papalık Elçiliği Belgelerine Göre Türkler (1533-1569)", (Paulino Toledo ile birlikte), A.Ü. OTAM Dergisi, sayı 4, s.375-437, Ankara 1993.
- "Tapu ve Kadastro Faaliyetleri Bakımından Osmanlı Tahrir Sistemi ve Tapu-Tahrir Defterleri", Tapu ve Kadastro Teşkilatının Kuruluşunun 147. Yıldönümü, T.K.G.M., Ankara 1994.
- "Türk Deniz Tarihi İle İlgili Belgeler IV, İspanya, Kuzey Afrika ve Barbaros Hayrettin Paşa", A.Ü.OTAM Dergisi, sayı 5, sayfa 491-527, Ankara 1994.
- "Türk Deniz Tarihi İle İlgili Belgeler V", A.Ü. OTAM Dergisi, sayı 6
III- Konferanslar ve Tebliğler
- "Kuruluş Devri Osmanlı Ordusu", IV. Simposio C.I.E.P.O., Üniversidad de Autonoma de Madrid, İspanya, 30 Haziran-4 Temmuz 1981.
- "Ankara'nın İlk Tahrir Defterlerinden Elde Edilen Bilgiler", Tarih İçinde Ankara Semineri, ODTÜ, Eylül 1981.
- "Osmanlı Ordu ve Donanmasının Kaynağını Teşkil Eden Unsurlar ve Dayandığı Temel Prensipler", XV. Asrın İkinci Yarısında Türkler, Akdeniz ve Karadeniz Sempozyumu., TTK, AnkaraConsiglio Nazionale Delle Ricerche, Roma, Ankara 17-18 Ekim 1984.
- "Perspectivas de colaboracion entre Turquia y espana con el campo de la historiagrafıa. (Tarih Yazma Konusunda Türkiye ve İspanya Arasında İşbirliği Olasılıkları)", Embajadade Espana, Mesa Redonda Sobre Presencia y Recpectivas de la cultura Hispanica en Turguia, A.Ü.D.T.C.Fakültesi, 2-3 Aralık 1985.
- "Şeyh Edebali Hakkında Bazı Bilgiler", II.Milletlerarası Osmanlı Tarihi Sempozyumu, Söğüt, 19-20 Eylül 1986.
- "Problemas de la enseânza, aprendizaje e investgaciön del espanol (İspanyolca Eğitim, Öğretim ve Araştırma Sorunları", Embajada de Espana, II. Mesa Redonda Sobre presencia y perspectivas de la cultura Hispanica en Turguia, Meditaciön para la accıon, A.Ü.D.T.C. Fakültesi, Ankara 1-3 Aralık 1986.
- "Tarihte Türk Devletleri, Bunların Yıklış Nedenleri, Osmanlı Devletinin Yükselme ve Gerileme Devirleri," Burdur 1989-1992. - Defteroloji Kongresi, Erlangen Üniversitesi, Almanya 17-19 Mart 1994
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)